Birkaç haftasonu ÖNDER
(İmam Hatip Okulları Mezunları ve Mensupları Derneği) programları
dolayısıyla Anadolu’da muhtelif bölgelerde çalışmalara katıldım.
ÖNDER, Türkiye
genelinde 300’ü aşan mezun derneklerinin
çatı kuruluşu hüviyeti ile İmam
Hatip odaklı faaliyet yapan bir
sivil toplum kuruluşudur. Dernekler arasındaki koordinasyonu sağlıklı yürütmek
için Türkiye’yi 21 bölge koordinatörlüğü
şeklinde ele alıp yılda bir defa kapsamlı bir şekilde her bir bölgede yerinde
detaylı istişareler yürütmektedir.
4+4+4 eğitim
sistemiyle birlikte İmam Hatip okullarına ciddi bir yönelme olmuş, 28 Şubat’tan bu yana kısıtlanan bu alan
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da (ki
kendisi de İHL mezunudur) gayretleri
ile bir miktar pozitif ayrımcılığa tabi tutulmuştur.
Sanılanın aksine İmam
Hatip okullarında abartılı bir sayıya ulaşılmış değildir. İmam Hatip
öğrencilerinin Türkiye’deki tüm öğrencilere oranı daha yeni yeni 28 Şubat’taki
oran olan %10’lara ulaşmıştır.
Geçen hafta Antalya ve
Konya bölgelerinde yaptığımız koordinasyon toplantılarında dernek
yöneticilerinden biri yaşanan olumlu gelişmelerle beraber önemli bir endişesini
de paylaşmıştı; “İmam Hatiplerin sayısı artıyor ama korkarım ki Türkiye’de cami
sayısının artması ama içinde cemaatinin az olması gibi bir tehlike ile karşı
karşıyayız…”
Bu önemli tespitle örtüşecek şekilde Konya Milletvekili Prof. Dr.Cem Zorlu da önemli
özeleştiriler yapmış; eğitim, aile,
kültür gibi alanlarda performansımızın yetersizliğinden bahsetmişti.
Bu zaafiyetin telafisi için, gençlerimize mutlaka
kazandırmamız gereken hasletin “diğergâmlık”
olduğunu, bunun yaşanarak anlatılacağını, diğergamlığın diğer tüm eğitim/öğretim süreçlerinin esası
olması gerektiğini vurgulamıştı.
İmam Hatiplerin ortaya çıkışı, ihtiyacın belirleyici olması
yanında “tek partili yıllar”ı
nisbeten yumuşatma niyeti de taşımıştır. Aslında baskılanmış bir ihtiyacın,
günü geldiğinde kendine mecra bulmasının diğer adıdır İmam Hatip okullarının
çıkışı.
Zaman zaman Devlet imkanlarıyla desteklense de çoğu zaman milletin kendi fedakarlıklarıyla
binaları yapılmış, hatta özellikle darbe
dönemlerinde ciddi haksızlıklara maruz kalmıştır.
Tüm olumsuzluklara rağmen milletin bu okullara sahip çıkmasındaki önemli bir etken de bu
çizginin “mutedil” olmasıdır.
İslam
dünyasının farklı coğrafyalarında farklı ekoller din eğitimi merkezi rolü üstlenmiş ama acıdır ki Mısır’daki Ezher dahil “ifrat ve tefrit” dengesinde başarılı
olamamışlardır.
Tüm eksiklerine rağmen İmam Hatip okulları hâlihazırda İslam Dünyasındaki en önemli model
olarak şanslı yerini muhafaza etmektedir. Özellikle son dönemde Ortadoğu ve Afrika’daki anlamsız
çatışmalara bakınca ve bu çatışmaların çoğu zaman dini bilgi ile örtüştürülme çabasını gördükçe İmam Hatip modelinin
daha makul bir model olduğuna inancım artıyor.
28 Şubat’tan bu yana 15
yıllık kaybı nicel olarak hızlı telafi edebilsek de niteliğini aynı hızda
telafi etme şansı maalesef bulunmamaktadır. Bunun içindir ki ÖNDER 2015 yılını İmam Hatiplerde nitelik
yılı olarak değerlendirmiş ve bunu tüm Anadolu’da
şehir şehir yaygınlaştırmak için çaba sarf etmektedir.
Kocaeli,
Konya, Antalya gibi illerde katıldığım koordinasyon toplantılarında;
geçmişle kıyaslanmayacak derecede fiziki imkanlara sahip olmaya başlayan İmam
Hatip Okullarında niteliğin
arttırılmasının en önemli muharrik gücü olarak STK’lar görülmektedir.
Bunun yanında eğitimin
önemli 3 sacayağı olan öğretmen, öğrenci ve velinin süreçlere gönüllü olarak katılımlarının
sağlanması önemli bir gündem olarak ele alınmaktadır. Bunun için de kamu
görevlilerinin amir-memur ilişkisi yerine STK’ların
gönüllülük ilişkisi daha etkili olmaktadır.
Acı olan şu ki 20yy’dan
farklı bir evreyi yaşıyoruz; Devlet okul yapıyor ama STK’lar derslikleri
dolduramıyor. Devlet çalışmanın önündeki engelleri kaldırıyor ve hatta maddi
destek veriyor, STK’lar Devlet’i bile
takip etmekte zorlanıyor. Kaldı ki ideal olarak, STK’yı Devlet’in önündeki
gönüllülük esaslı kuruluşlar olarak yorumluyoruz.
İslam
Dünyasının mutedil eğitim/öğretim modeline
ihtiyacı var. Kanaatimce İmam Hatip modeli en iyi model olma potansiyelini
içinde barındırmaktadır. Tüm bu karmaşanın belki de en önemli çözümü, İmam Hatip modelinin uluslararası modele
dönüştürülmesidir…(Bu yazı 20.03.2015 tarihinde www.haber10.com sitesinde yayımlanmıştır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder